Subuti sıfatlar tekvin ile neyi ifade eder?
Subuti sıfatlar, Allah’ın varlığını ve özelliklerini tanımlayan niteliklerdir. Tekvin ise, yaratma eylemini ifade eder. Bu iki kavram, ilahi kudretin anlaşılmasında ve Allah’ın yaratıcılığının derinliğinde önemli bir yer tutar. Subuti sıfatlar, tekvin sürecinde kendini gösterirken, Allah’ın yaratma yetisini vurgular.
Subuti Sıfatlar ve Tekvin Kavramı Subuti sıfatlar, İslam felsefesi ve kelamında Allah'ın (cc) varlığını ve özelliklerini tanımlayan niteliklerdir. Bu sıfatlar, Allah'ın özünün bir parçası olarak kabul edilir ve O'nun yüceliğini, kudretini ve ilahi niteliğini belirtir. Tekvin ise, yaratma anlamına gelmekte olup, Allah'ın mutlak iradesiyle varlıkları yoktan var etme eylemini ifade eder. Bu iki kavram arasındaki ilişki, hem teolojik hem de felsefi bir derinlik taşımaktadır. Subuti Sıfatların Tanımı Subuti sıfatlar, Allah'ın varlığının zorunlu ve kaçınılmaz nitelikleri olarak kabul edilir. Bu sıfatlar, O'nun varlığının gereği olarak ortaya çıkan özelliklerdir. Genel olarak kabul edilen subuti sıfatlar şunlardır:
Bu sıfatlar, Allah'ın varlığının mutlak ve eşsiz olduğunu vurgular ve O'nun yaratma gücünün ne denli yüce olduğunu ifade eder. Tekvin Kavramının Anlamı Tekvin, Arapça kökenli bir kelime olup, yaratma, meydana getirme anlamına gelir. İslam inancına göre, Allah (cc) her şeyi yoktan var eden bir kudrete sahiptir. Tekvin, Allah'ın iradesinin tezahürü olarak varlıkların yaratılması sürecini ifade eder. Allah'ın "Ol!" emriyle (Kün) varlıklar meydana gelir. Bu bağlamda, tekvin, Allah'ın subuti sıfatlarının uygulanma alanıdır. Subuti Sıfatların Tekvin ile İlişkisi Subuti sıfatlar ile tekvin arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır. Allah'ın subuti sıfatları, O'nun yaratma eylemi sırasında ortaya çıkar. Örneğin:
Bu sıfatlar, Allah'ın mutlak yaratıcı gücünü ve varlık üzerindeki etkisini göstermektedir. Sonuç Subuti sıfatlar ve tekvin kavramları, İslami teolojinin en temel unsurlarından biridir. Subuti sıfatlar, Allah'ın yüceliğini ve varlığını tanımlarken, tekvin ise O'nun bu varlıkları yaratma yetisini ifade eder. Bu iki kavram arasındaki ilişki, Allah'ın sıfatlarının anlaşılmasında ve O'nun evrende nasıl bir rol oynadığının kavranmasında önemli bir yer tutar. Subuti sıfatlar, Allah'ın yaratma eylemi sırasında kendini gösterirken, tekvin, bu sıfatların pratikteki yansımasıdır. Dolayısıyla, subuti sıfatlar tekvin ile, ilahi yaratma sürecinin derin anlamını ve önemini açığa çıkarmaktadır. Ekstra Bilgiler |






































Subuti sıfatlar ve tekvin kavramları arasındaki ilişkiyi düşündüğünüzde, bu iki kavramın İslami teolojideki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle subuti sıfatların, Allah'ın yaratma eylemi sırasında kendini nasıl gösterdiği ve bunun tekvin ile olan bağlantısı hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu kavramların insanın inancı üzerindeki etkileri sizce nedir?
Sayın Gülin Hanım,
Subuti sıfatlar ve tekvin kavramları arasındaki ilişki, İslam teolojisinin temel meselelerinden biridir. Subuti sıfatlar, Allah'ın zatına ait ve O'nu tanımlayan ezelî-ebedî niteliklerdir (hayat, ilim, semi', basar, irade, kudret, kelam, tekvin). Tekvin ise "yaratma, var etme" anlamına gelir ve genellikle subuti sıfatlardan biri olarak kabul edilir.
Subuti Sıfatların Yaratma Eyleminde Tezahürü:
Allah'ın yaratma eylemi, subuti sıfatların bir bütün halinde işleyişini gösterir. Örneğin:
- İlim sıfatıyla her şeyi bilir,
- İrade sıfatıyla dilediğini yaratır,
- Kudret sıfatıyla yaratma gücünü gösterir,
- Tekvin sıfatıyla bu eylemi fiilen gerçekleştirir.
Tekvin ile Bağlantısı:
Tekvin, diğer subuti sıfatların somutlaşmış halidir denebilir. Mesela Allah'ın "Ol!" demesi (Kelam) ile yaratması (Tekvin) arasında doğrudan bir ilişki vardır. Mâtürîdî ekolü, tekvini müstakil bir sıfat kabul ederken, Eş'arî ekolü diğer sıfatların tecellisi olarak görür.
İnanç Üzerindeki Etkileri:
Bu kavramlar, müminin Allah tasavvurunu derinleştirir. Subuti sıfatları anlamak, Allah'ın sadece uzak bir tanrı değil; hayat, bilgi, irade ve kudret sahibi olduğunu idrak ettirir. Tekvin sıfatı ise "Yaratıcı" vasfını somutlaştırarak, evrendeki her varlığın O'nun fiili olduğu bilincini pekiştirir. Bu da insanda tefekkür, şükür ve teslimiyet duygularını güçlendirir.
Sonuç olarak, bu kavramlar sadece teorik tartışmalar değil; insanın Allah ile olan ilişkisini anlamlandıran, amellerine derinlik katan temel esaslardır.